Rusya’nın Ukrayna’yı işgali göründüğü üzere sahada Donbas bölgesinin tamamını kontrol altına almak ve Kiev’deki hükümetin devrilmesi gibi ana hedeflerinde beklediği başarıyı elde edemezken aynı zamanda NATO’yu kendi bloğunda İsveç ve Finlandiya’yla bütünleşmeye her zamankinden daha da yaklaştırdı. Uzun yıllardır tarafsız olan iki İskandinav ülkesinin katılımının ittifakın yakın tarihindeki en büyük dönüşümlerinden biri olacağı tahmin ediliyor. Bu aynı zamanda Kremlin’in çıkarları için bir gerileme anlamı da taşımakta.
Diğer birçok devletin aksine, İsveç ve Finlandiya transatlantik organizasyonunun kapılarını hep açık tutmuş ve ortak çalışmalar da yapmıştı ancak hem kamuoyu hem de her iki ülkedeki siyasi oluşmların çoğu açıkça NATO’ya katılmaya karşıydı.
HALKIN GÖRÜŞTÜ HIZLA DEĞİŞTİ
2021’in sonlarında yapılan bir araştırmaya göre Finlandiya’da her beş kişiden yalnızca biri NATO’ya katılmaktan yanaydı. Son anketler ise Finlandiya’da nüfusun sadece yüzde 10’unun NATO’ya katılma fikrini reddettiğini gösteriyor. İsveç için ise destek oranı yüzde 60’lar seviyesine gelmiş durumda.
İsveçli siyaset bilimci Gunilla Herolf, “Rusya ile olan 1.300 kilometreden fazla sınırın, Finlandiya açısından değişikliği daha ivedi ve elzem hale getirmede kilit bir faktör olduğu açık” ifadelerini kullanıyor.
İki İskandinav ülkesinin şimdiye kadar NATO dışında kalmayı tercih etmesinin farklı nedenleri var ve bunlar arasında dikkate değer farklılıklar da bulunuyor. İsveç, 19. yüzyılın başında gönüllü olarak diğer ülkelerde yaşanan çatışmalarda taraf tutmamayı tercih etti ancak Finlandiya, Sovyetler Birliği’nin Soğuk Savaş’ın şafağında dayattığı ve kırk yıldan fazla bir süredir dış politikasını şekillendiren bir tarafsızlık pozisyonunu uygulamaktaydı.
1917’de Rusya’dan bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana üç savaşa sahne olan Finlandiya’nın aksine İsveç, 200 yıldan fazla bir süredir herhangi bir silahlı çatışmaya dahil olmadı. Ülke sadece BM tarafından desteklenen bazı barış koruma misyonlarına katıldı.
‘TARAFSIZLIĞIN SEBEBİ…’
İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde de çalışan araştırmacı Herolf şöyle ifade ediyor:
“İsveç, 20. yüzyılın başından beri Finlandiya’nın sahip olmadığı tüm şansa sahipti. Ve İsveç’i İkinci Dünya Savaşı’ndan uzak tutan ise ‘tarafsızlığı’ değil, Nazi Almanya’sına verdiği birçok tavizdi.”
Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi de her iki ülke için köklü değişiklikler anlamına gelmekteydi. 1995’te iki ülke de Avrupa Birliği’ne katıldı. Hem Stockholm hem de Helsinki, o zamandan beri ve hatta 2009’da imzalanan ve karşılıklı savunma maddesinin (madde 42.7) hayata geçtiği Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bu yana aslında tarafsız olma pozisyonundan çıkmıştı.
Finlandiya ve İsveç, son on yıldır “askeri olarak bağlantısız ülkeler” olduklarında ısrar ediyorlardı. Buna rağmen, söz konusu iki İskandinav ülkesiyle beraber AB’ye katılan Avusturya, tarafsızlığını bugün de sergilemeye devam ediyor.
2014’TE İŞLER DEĞİŞTİ…
Bu yüzyılın başında pasifist bir pozisyona geçen İsveç, savunma ve askeri yatırımlarını kademeli olarak azaltma yolunu tercih etmişti. Bu durum Rusya’yla kara komşusu konumundaki Finlandiya için ise hiç öyle olmadı. İsveç’in tutumunu değiştiren de 2014’teki Kırım’ın ilhakı oldu. Stockholm, zorunlu askerlik hizmetini yeniden hayata geçirdi, önceki yıllarda dağıttığı bazı alay komutanlıklarını yeniden eski durumuna getirdi ve deniz ile hava kuvvetleri yatırımlarını artırdı.
Kremlin’in 2014’te Ukrayna’ya ve 2008’de Gürcistan’a yaptığı müdahaleler Stockholm ve Helsinki’yi yeni bir güvenlik stratejisine de itti. İki ülkenin temsilcileri NATO toplantılarına katıldı, ortak tatbikatların sayısı arttı. Ancak iki ülke de bu zamana kadar NATO’ya katılmak için harekete geçmemişti.
Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde araştırmacı olan Eoin Micheál McNamara “Finlandiya askeri yeteneklerine güveniyordu. Nüfus da Rusya’yı olası saldırganlıktan caydırmak için bir ittifakın parçası olmaları gerekmediğine ikna olmuştu” diye izah ediyor.
Ancak Ukrayna’daki savaş, Finlandiya ve İsveç’te hakim olan güvenlik duygusuna son verdi. McNamara, “Finler, Rusya’nın bu kadar öngörülemez olması nedeniyle durumlarının düşündüklerinden çok daha savunmasız olduğunu hızlı anladılar” diyor.
Herolf ise “İsveçliler, ne karar verirlerse versinler Finlandiya’nın NATO’ya katılacağı konusunda netleşmeye başladıklarında, NATO’ya katılma desteği katlanarak arttı” ifadelerini kullanıyor. Türkiye, iki ülke için de şerhini ortaya koyarken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya ikilisinden Finlandiya’nın Türkiye’nin endişelerini görece daha iyi kavrayan taraf olduğunun da altını çizdi.
*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı El Pais’te “La neutralidad de Suecia y Finlandia se evapora ante el expansionismo ruso” başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.
Kaynak: Web Özel