Dünyanın gözü Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde yaşananlardayken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin önce Luhansk ve Donetsk’i iki ayrı bölge olarak tanıdı. Bu andan sonra süreç son derece hızlanırken Batı’daki pek çok çevre Rusya’nın Ukrayna’nın tamamını içeren bir askeri harekata girişeceğini düşünmedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı korgeneral H.R. Mc Master Ukrayna harekatını stratejik narsizm ve duyguların karıştırıldığı bir hareket olarak yorumluyor. Rusya 2008’de Gürcistan’ı işgal ettiğinde batı ülkeleri bir süre ilişkileri askıya almış, Kırım’ın ilhakında da yaptırımlar uygulamışlardı.
PUTİN TRUMP’IN ÖNCELİĞİ DEĞİLDİ
Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush, Putin’in gözlerine baktığını ve onu güvenilir biri olarak gördüğünü söylüyordu. Obama ise Putin’in komşu ülkelerini sıklıkla tehdit ettiğini söylüyordu. Trump ise Avrupa’ya yaklaşımında Avrupalı müttefikleri için yaptıkları silahlanma harcamalarını Rusya ile ilişkilerin önüne koyuyordu.
ABD Başkanı Joe Biden ise Kremlin ile ‘dengeli ve tahmin edilebilir bir ilişki’ kurmak istediğini dile getirmişti. Clinton döneminde Kazakistan ve Gürcistan Büyükelçiliği yapan William Courtney, “Batı Rusya’nın askeri gücünü küçümsemedi. 2008 yılından beri ordusunu modernize etmesini izledi, Suriye’deki başarılı askeri müdahalelerini gördü” ifadelerini kullandı. Büyükelçi Courtney’e göre; batı Rusya’nın askeri gücünü küçümsememesine rağmen Avrupa’da güç kullanma isteğini küçümsemiş olabilir.
PUTİN YELTSİN’E GÖRE DAHA MESAFELİYDİ
Putin 1999 yılında iktidara geldiğinde Yeltsin’den farklı olarak Batı tarafından tanınmayan biriydi. Göreve geldiğinde Rusya G-8 üyesiydi ve NATO bir karar alacağı zaman Rusya’ya da danıştığı oluyordu. 11 Eylül saldırılarının ardından Bush’u arayan ilk yabancı ülke lideri Vladimir Putin olmuştu.
Başkan Bush döneminde Rusya ile ilişkilerde üst düzey görevler alan Thomas Graham ABD’nin Irak’ın işgali döneminde Putin’in yüksek sesle itiraz etmediğini şu sözlerle aktarıyor: “Putin Irak’la ilgili söylenen şeylere inanmıyordu ama ‘Batı nasılsa yapar’ diyerek karşı çıkmanın da bir anlamı olmadığını düşünüyordu”
İSTEDİĞİ UKRAYNA’DA KENDİ REJİMİNİ KURMAK
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Emre Gönen bugünün politik şartlarında kimsenin Putin’in Ukrayna’ya karşı böyle bir hareket içine girebileceğini düşünmediğin söylüyor. Gönen, “Putin’in böyle bir girişimi göze alabileceğini kimse ciddiye almadı. Şu an yapmak istediği bütün askeri altyapısını ve silahlı kuvvetlerini yok edip ya da işlevsiz bırakarak Ukrayna’da kendi istediği rejimi kurmak” demekte.
Putin NATO’ya ilişkin ilk ciddi çıkışlarından birini 2007 yılında toplanan Münih Güvenlik Konferansı’nda yapmıştı ve “Bu genişleme ciddi bir provokasyondur ve karşılıklı güveni azaltır. Bizim de şunu sorma hakkımız olur: Bu genişleme kime karşı yapılmaktadır?” demişti.
Eski üst düzey NATO üyesi Jamie Shea’ya göre tıpkı 2008 ve 2014 yılında olduğu gibi ABD, Rusya’ya yaptığım uygulamalı böylece Rusya NATO’nun caydırıcı gücü olduğunu görebilir.
Putin’in Ukrayna’ya karşı ileri gittiğini ifade eden başka bir siyasetçi ise Çekya Cumhurbaşkanı Milos Zeman. Yakın zamana kadar Putin’in politikalarını destekleyen Zeman Ukrayna’ya saldırıların ardından Rusya Devlet Başkanı için ‘deli’ ifadesini kullandı.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü The Wall Street Journal’da Michael R. Gordon, Stephen Fidler ve Alan Cullison imzasıyla yer alan makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel