Son yıllarda şehirlerin markalaşması açısından en ünlü örneklerden biri Dubai. Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu dünyaca ünlü şehri çölün ortasında paranın ve planlamanın nasıl bir şehir yaratabileceğinin timsali gibi. Dubai o kadar ünlendi ki başkent Abu Dhabi’yi bile zaman zaman gölgede bırakıyor. Türkiye’nin 9’da 1’i kadar büyüklükte olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin yüzde 80’i çöllerle kaplı.
Bu sebepten yerleşim arazileri çok değerli. 2019’da hükümetin hazırladığı bir raporda, “Kırılgan olan bu ekosistemde mevcut araziler de risk altında” ifadeleri kullanılmıştı. Devletin hedefi çölü yaşam alanı haline getirmek değil, verimsiz arazileri ihya etmek. Biokimya uzmanı William Schlesinger, “Çölleşme, çöl sınırındaki her arazi için tehlikedir” demekte.
Dünya her yıl 12 milyon hektarlık toprağı kaybediyor. Bu kaybolan alanları kocaman ve başından eriyeme başlayan tek bir arazi olarak düşünelim. Bu arazide bulunan otomobil saatte 210 kilometre hızla gitmezse boşluğa düşerek kaybolmak zorunda kalabilir. İşte toprak kaybı o kadar hızlı yaşanıyor.
BÜYÜK ARAZİ KAYBI
Dünya Bankası’na göre Dubai’nin 2002 yılında 75 bin hektarlık ekilebilir alanı varken bu rakam 2018 yılında 42 bin 300 hektara indi. Ülkedeki toplam araziler içinde tarım arazilerinin oranı ise aynı tarihler arasında yüzde 7,97’den yüzde 5,38’e indi.
1970 ve 1980’li yıllarda Emirlik’te petrol endüstrisi patlarken, tarım arazileri ikinci planda kalmış. Emirliğin başbakanı Raşhid Al Maktoum 2012 yılında ülkede yeşil programı başlattı.
‘Çölde bir uzay mekiği’ isimli kitabın yazarı Teksas’taki Rice Üniversitesi’nden antropoloji profesörü Gökçe Günel, BAE’de zengin insanların petrolün geleceğinin belli olmamasıyla birlikte servetlerini nasıl katlayacaklarını düşündüklerini söylüyor.
Günel, “2000’lerin aşından bu yana Dubai, teknoloji start-up’ları için uygun bir ortam sağlıyor. Bu çerçevede ilerisi için yenilenebilir enerji, temiz teknoloji ve sürdürülebilirlik gibi alanlara yatırımlar var” demekte.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN YİYECEK GELİYOR
Şimdilik Dubai’nin iklimden kaynaklı sorunları çözülmekten uzak. Doğal kaynakların aşırı kullanımı ve toprak kaybı kentin en önemli iki sorunu. Öyle ki Dubai’yi beslemek için dünyanın dört bir yanından yiyecek getirmek gerekiyor. 2021 yılında yönetim, Gıda Teknolojisi Vadisi adını verdiği yiyecek teknolojileri merkezini açtı, amaç emirliğin gıda üretimini şimdiki seviyesinin üç katına çıkarmak.
İsveç’teki Lund Üniversitesi Sürdürülebilirlik Merkezi’nden Profesör Anna Tengberg, “Ağaçlar toprağa tutunur, karbonu emer, toprağı besler, ayrıca yeraltı sularının beslenmesini sağlar” demekte. Dubai’de ne kadar ağaç olduğunu gitmeseniz de tahmin edebilirsiniz.
‘1 MİLYON AĞAÇ GİRİŞİMİ’
Bunun farkında olan Dubai yönetimi ise 2010 yılında ‘1 milyon ağaç girişimi’ ismini verdiği bir proje başlattı. Ağaçların neredeyse yüzde 100’ü öldü ve proje başarısız oldu. Dubai hükümeti için çevre projelerinde çalışan Hamza Nazzal, projenin zaten hiç gerçekleşmeyeceğini söylerken yaşananları bir halkla ilişkiler kampanyasına benzetiyor.
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nde Orta Doğu çalışmaları üzerine yoğunlaşan Christian Henderson, yönetimin Dubai iklimine hiç uyumlu olmayacak ağaçları tercih ettiği için sonucun böyle olduğunu söylüyor. Bu planın başarısızlığına rağmen Orta Doğu ülkeleri çöle karşı ağaç planına devam ediyor. Suudi Arabistan’ın önünde 10 yılda, 10 milyar fidan dikme projesi var.
Dubai su kaynakları açısından da kıt bir şehir. Bulutlara yağmur bombası atmak gündemde ancak bunun sellere sebep olabileceği aynı zamanda kimyasal olarak da zarar verebileceğinden endişe ediliyor.
*Yukarıdaki makalede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü BBC’de Joseph Phelan imzasıyla yer alan ‘Desertification threatens food supply in Dubai. Can its fledgling green tech sector help to stem the encroaching sands?’ isimli makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel